Tarsus Humusu Artık Bir Marka!
Yıllardır kalemimizi bu şehir için oynatıyoruz. Köşelerde, manşetlerde, dost sohbetlerinde… Doğup büyüdüğüm bu kadim kentin hak ettiği yere ulaşabilmesi için dilimiz döndüğünce, kalemimiz yettiğince anlatıyoruz.

Selahattin Özbozkurt
-Geçtiğimiz günlerde telefonum çaldı.
Arayan, Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri, değerli dostum Ali Ukav’dı. Her zamanki zarafetiyle, Tarsus’un simge lezzetlerinden “Tarsus Humusu” için alınacak coğrafi işaret tescil belgesi takdim törenine ve sergisine beni davet etti.
İnanın, çok heyecanlandım.
Bir zamanlar 24 saat yaşayan, üretken, hareketli bir kent olan Tarsus’un, uzun zamandır kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan zayıfladığını görmek hepimiz gibi beni de derinden üzüyor.
Yıllardır kalemimizi bu şehir için oynatıyoruz.
Köşelerde, manşetlerde, dost sohbetlerinde… Doğup büyüdüğüm bu kadim kentin hak ettiği yere ulaşabilmesi için dilimiz döndüğünce, kalemimiz yettiğince anlatıyoruz.
Ali Ukav’ın telefonundan sonra bir an durup düşündüm:
“Biz bu tür güzel haberlere, bu tür umut veren etkinliklere ne kadar da hasret kaldık!”
Zira Türkiye’nin en kalabalık ilçelerinden biri olan, 50'den fazla ilin nüfusunu geride bırakan Tarsus, ne yazık ki uzun yıllardır merkezi yönetim tarafından ihmal ediliyor.
Tarih boyunca bilim ve ticaretin beşiği olmuş bu şehir, bugün hâlâ bir üniversiteye sahip değil.
Adana ve Mersin arasında sıkışmış, gelişim alanı kısıtlanmış, ilçe gömleği kendisine artık dar gelen bir kent görünümünde.
Sanayisi neredeyse yok denecek düzeyde; tarım ise bu kentin hâlâ tek dayanağı. Tarıma dayalı sanayi ise yok. Sivil toplum örgütleri yeterince güçlü değil. Siyasi lobisi zayıf.
Tüm bu olumsuz tabloya rağmen, yıllar önce öğrenci harçlıklarımızla haftada bir kez yemeyi hayal ettiğimiz o mütevazı yemek —Tarsus Humusu— artık bir markaya dönüşüyordu.
Üstelik bu, resmi bir tescille taçlandırılıyordu.
Ancak ne yazık ki Ankara’da düzenlenecek bu anlamlı etkinlik, aynı gün katılmak zorunda olduğum “Mülteciler ve Medya İletişimi” konulu bir çalıştayla çakıştı.
Ankara’ya gidemesem de, etkinliğin haberini hazırladım; fotoğrafları meslektaşım Hakan Bulut’tan temin ettim. Gönlüm oradaydı.
Etkinliğin çok başarılı geçtiğini duyunca, içimde bir umut filizlendi.
Bir Tarsuslu gazeteci olarak gerçekten çok mutlu oldum.
Umarım bu coğrafi işaret, sadece humusla sınırlı kalmaz.
Tarsus’un onlarca, belki yüzlerce ürünü de hak ettiği değeri bulur.
Bu vesileyle Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’nı ve yönetimini yürekten kutluyorum.
Çünkü Tarsus’un bu tür umutlara, bu tür başarı öykülerine, bu tür kıvılcımlara çok ihtiyacı var.
Sevgiyle kalın…